12 Kasım 2014 Çarşamba

In Nolan We Trust


Doodlebug
Following
Memento
Insomnia
Batman Begins
The Prestige
The Dark Knight
Inception
The Dark Knight Rises
Interstellar

Babalar, gidin Interstellar'ı izleyin!
Son sözüm de budur.

11 Kasım 2014 Salı

Tekrar Karşılaşacağız [True Story]

2003 Kasım

Lise başlayalı henüz iki gün olmuş. Sınıftakilerin bir kısmıyla kaynaşılmış; bir kısmı yabani bulunmuş, kendileriyle iletişim kurulamamış. Gözler fellik fellik, kış gelmeden yüreğin tellerini titretecek yâri aramaya başlamış. Bingo! Huzurlarınızda, O! Günlerce süren su kesintisinden sonra gelen ilk damlalar gibi...

Adı, Gülşah. Sarışınla kumral arası, güneşin açısına göre renk değiştiren çipil çipil gözleri var. Memeleri pek büyük değil ama zaten büyük meme de abartıldığı kadar mühim bir şey değil. Hem daha meme aşamasına gelmeye epey var. Önce tanışmak gerek.

Lise büyük bir lise. İçinde kocaman bir koruluk... Korulukta; sarılan yeni çiftler, futbol konuşan sivilceli yüzler, üst dönemdeki erkekleri çekiştiren minik dudaklar... Koruluğun bittiği yerde, okulun ortasında iki adet kantin. Kantinlerin biri büyük, biri küçük. İsimlerini boyutlarından alıyorlar.

Küçük Kantin'in önünde duruyor Gülşah. Üzerinde kot ceketi var. Onun da okuldaki ilk yılı. O da henüz çok insan tanımıyor. O yüzden tanıdıklarına sıkı sıkı yapışmış, ne söylerlerse gülüyor. Arada sol elinin işaret ve orta parmaklarını birbirine yapıştırarak alnına düşen saçlarını kulağının arkasına itiyor. Kulak memeleri bitişik. Marion Cotillard'ın kulak memeleri gibi.

Dr. Tulp'un Anatomi Dersi [Rembrandt]

İki adım yaklaşıyor Gülşah'a doğru. Gülşah'ın çevresindekiler Dr. Tulp'un Anatomi Dersi'ndeki karakterler gibi ilgiyle izliyor adımları. Adımların sahibi gelip duruyor Gülşah'ın önünde. Gülşah adımlardan kafa hizasına kadar tarıyor gözleriyle karşısındakini. Kızlar tuzla buz oluyor. Küçük Kantin'in önünde ve dahi okulda ve dahi evrende bir tek ikisi kalıyor. Gülşah gülümsüyor. Adımların sahibi heyecanlı, gülümsemeyi unutuyor.

"Naber?" diyor gayet ne yapacağını bilmez bir ifadeyle.
"İyiyim." diyor Gülşah.
"Ben ..." diyor heyecanını yenmeye başlayan genç adam.
"Ben de Gülşah." diyor Gülşah.
"Biliyorum."
"Sen de Almanca bölümünde misin?"
"İngilizce."
"..."
"..."
"..."
"Biliyor musun? Seni beğendim. Bence biraz vakit geçirsek senle güzel bir çift olabiliriz."
"..."
"..."
"..."
"..."
"Teşekkür ederim."
"Neden?"
"Beni beğendiğin için."
"Rica ederim."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"Ama sanırım bence arkadaş kalmalıyız."
"Arkadaş olduk mu yani?"
"Olmadık mı?"
"Tahminimden kolay oldu."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."
"..."

2014 Ekim

Erguvan ağaçlarıyla çevrelenmiş bir bahçe. Bahçeye ara ara girip kaybolan sokak kedileri. Bahçenin ortasında, kedileri cazibesiyle tahrik eden bir mavi leğen dolusu yeni kesilmiş kurban etleri. Bugün Kurban Bayramı.

Ev ahalisi gelen gideni ağırlamaktan, sabahın köründen beri boğuşulan koyunun terk-i diyarından sonra soluklanmak için televizyonlu odada, yarı uyur yarı uyanık oturmada. Televizyonda 'Ben Bilmem Eşim Bilir' adlı program açık. Programın sunucusunun omzunun hemen üzerine konuşlanmış küçük bir tay kuyruğu var. Yarışmacılarla sarmaş dolaş, program bitse de eve gitsek diye düşünmeden konuşuyor. Herkes eğleniyor. Yarışmacılar kâh acı biber yiyor, kâh kilolarca bardak kırarak yarışmaya renk katıyor.


Ev ahalisinin en genç üyesi, odada neredeyse uyumadan televizyon seyreden tek kişi. Ona kalsa NTV Spor falan izlemek istiyor. Ama babaanne bu programın tutkunu. İzlemese bile, dinlemeyi seviyor. 'Ben Bilmem Eşim Bilir' babaanneyi çok güldürüyor.

"Sizce eşiniz 1 dakika içerisinde kaç kırmızıbiber yiyebilir?" diye soruyor programın sunucusu.
"10!"
"12!"
"18!"
"26!"
"140!"
"141!"

Açık artırma 141'de sonlanıyor. 141 tane kırmızıbiber yiyecek olan kadın, kendisi hakkında bu iddiada bulunan kocasına yarı sitem yarı motivasyonla bakıyor. Kadın kocasına bakarken, evin kurban eti kokusuyla mayışan ahalisi içinde, o en genç üye de 141 tane kırmızıbiber yemesi gereken kadına bakıyor. Belli belirsiz iki hece dökülüyor dudaklarından...

"Gülşah!"