17 Ocak 2011 Pazartesi

Ne zaman “Sıkıldım bu takımdan artık!” desek, bir şeyler yapıp yine bağlayıveriyor Galatasaray’ım kendine bizi!

Yirmi ikinci yılını taze doldurmuş beynim, oy vererek bir şeyleri değiştirebileceğini düşünerek, henüz iki referandum, bir de genel seçim olmak üzere üç oylamada yer alabildi. Buna dayanarak da 2007’den bu yana Türkiye gündeminde suni ya da gerçek neler olup bitiyor az buçuk takip edebildim. Türkiye’de işler, oluşlar hep yoğun, pek yoğun, pek bir sancılı…  Takibe başlamak için sıkıntılı bir dönemi seçtiğim de bir o kadar ortada. Zira alın size ‘Her gün bir yeni gündem…’!

Öte yandan bir nokta daha var paylaşılmaya değer -ki o da ben ne zaman Başbakan olağan dışı açıklamalarda bulunsa veya ne zaman birileri tarafından şiddetle tepki yağmuruna tutulsa açar gazeteleri, televizyon kanallarını, durur bekler oldum istemsizce… Bu tutumlara karşı kendisinin ne tip açıklamalarda bulunacağı değildir ama merakla beklediğim şey. Onun açıklamaları genelde jargon ve içerik olarak “Oh! İçimin yağları eridi. Ne kadar da aynı kafadanız, yahu!” diyebileceğim yorumlar olamamıştır hiç. Bu yüzden ben özenle, yavaş yavaş, kim çıkıp bu hadiselerin üzerine ne yorumlarda bulunuyor onu beklerim. Çok değil bir ila yirmi dört saat içinde de sonuca ulaşırım. İfadeler birer birer dökülür…

Şu ara da gündemde Türk Telekom Arena kasırgası var. Sosyal paylaşım sitelerinden resmi medya gruplarına kadar herkesin ağzında söylemler, söylemler… Cem Yılmaz’ın lügatimize kattığı Afyon Dinarı para birimimizden sonra, Başbakan’ın da çıkıp ‘Allah Kuruşu’ açıklamalarında bulunması yukarıda da söylediğim gibi göz önüne aldığım ilk konu değil. Ve fakat Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’a bağlı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Müşaviri Yasin Ekrem Serim ve İstanbul B.B. Spor A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Selim Terzi’nin twitter fatihi açıklamaları, aklıma ister istemez Penguen dergisinin ‘Başbakanı Seven Çocuk’ köşesini getirdi.

Sanki her şeye hazırlarmış ve muazzam bir ön görüye sahiplermiş gibi öyle değil mi? Şaşırdım ilk tepkilerin bu kadar kendinden emin olmasına… Yemeyip içmeyip sanki olayın önceden olacağını görmüş kadar hazırlıklı ve kendine güvenli bir nefret… Müneccimle aksırıncaya kadar rakı içmiş kadar olacaklardan haberli… “Bu tepkileri yapanların babaları belli değil!” diyor adam. Yok, canım, az söyledim… Bu her şeyi beklenir kılmayı da geçip, “Gelmiş geçmiş tüm zamanları biliyoruz biz…” açıklaması… Maşallah…

Küfre teğet geçip okların yöneltildiği kişileri küfredilmekten daha fazla yaralayan imalar…
Ve ister istemez dönüp dolaşıp aklıma takılan demokratlık söylemleri…

Demokrasi içinde en önemli haklardan olan ‘protesto hakkını’ –üstelik de galeyana sebebiyet vermiş bir TOKİ Başkanı’nın ardından tam da yerinde kullanmış bir topluluğa karşı…

Bir de Galatasaray Başkanı ki, taraftarı hiçe sayan açıklamalarla durmadan yola devam edebileceğini sanan… Yahşi Batı adlı filmden Zafer Algöz’ün canlandırdığı karakter olan Şerif Lloyd’un seslendirmesiyle hayal edin… “Polisi de aldım mıydı daha da stada neyin giremez idneler!” Şimdi sorarım size bilenler, nasıl gelmesin burada akıllara ‘Başbakanı Seven Çocuk’ karikatürü… Artık en fütursuz söylemlerde bile, savunma yollu saldırılar peydahlanır oldu…
Sonuca bağlanmaz ya, hadi bağladık diyelim…

“Nankör!” de deseler, “Babası belli değil…” de, ben 2001 yılından bu yana Galatasaraylılığımla bu kadar gurur duymamıştım… Bunun adı spora siyaset karıştırmak değildir. Yani siyaset özellikle karıştırılmış değildir. Bilhassa ilk fırsatta seçim propagandasına çevrilebilme ihtimali dahilinde olan bir mevzunun çevrilememesi için yapılmış bir eylemdir. Ve TOKİ Başkanı’nın kendisini 1970’lerde bir mitingde zannederek, o sertlikte ve yüksek perdeden konuşmaması gereken bir alanda aksini yaptığı için karşı karşıya kaldığı bir eylem… Zira kimse ‘ev sahibi’ addedilen konukları o konuşma yapılana kadar yuhalamış değildir. Etki tepki yasası… Fizik, Lise 2…

Eyvallah taraftar! Kafaların hala Sami Yen’den çıkamamış olması sevindirici… Kim bilir belki Türkiye’de demokrasi futbolla yoğrulup girecektir dimağlara… İlk zamanlar hep sancılı ama bunun olması da senle mümkündür belki, kim bilir?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder