Pazar günü mühim röportaj için Taksime gittiğimde, ‘Polis Bayramı’ nedeniyle hayatımda gördüğüm en fazla polisi ve YGS saçmalığı nedeniyle, bu saçmalığı protesto eden müthiş bir kalabalığı birbirinden 50 metre uzaklıkta öbeklenmiş halde gördüm. Sınav toplumunun gösterilip de hiçbir şey verilmeyen zevatından biri olduğumdan, bu noktada 'polis bayramı', yazımda ikinci hatta üçüncü, beşinci planda kalıyor sayın okur. Çünkü burada keyfimi kaçıran nokta, aslında sadece öğrenci güruhunun başına gelen şeylerden çıkma değil belli ki. Nereden mi belli… Bakınız…
Mesele herkesin derdini kendi derdin olarak algılamak ya. Ona dair, aslında gerekli özenin yarısı bile gösterilemeden çekilmiş, fakat derdini tamamen ortaya koyan bir fotoğraf. Yaşını başını almış ağabeylerin orada bulunması okuduklarına dair ihtimal dâhilinde olsa da, bana göre ülkenin nereye gittiğini anlamaya çalışan gençliğe, “Valla inanır mısınız, biz de bilmiyoruz.” demek ister gibiler. "Zaten o yüzden buradayız ya çocuklar, yoksa biz mezun olalı yıllar oldu…"
Lise öğrencilerinin protesto amacıyla Cuma günü okula gitmeme protestosuna karşılık verilen saçma tepkilerden birine de bu fotoğraf tokat atmakta bence. Karşılığı veren kişi devlet erkânından değil… Onlar zaten biraz göz önünde olmanın da etkisiyle pek böyle cümleler kuramazlar zannımca. Bu kişi, internet gazetelerinden birinde yer alan bu protesto haberinin altına yorum yazan, ‘Misafir’ kullanıcısı…
Demiş ki hazret: "Bu gençler de kaytarmak oldu mu kaçırmazlar!"
Be adam, buradakilerin tamamı liseden kaytarmak niyetinde olabilir mi acaba? Yani şimdi sen diyorsun ki bu büyükbaba, öğleden sonra sözlü olacağı Matematik dersini ekmeye çalışıyor, öyle mi? İlahi Azrail, sen adamı öldürürsün…
Bak adam, bana bu son iğrenç espriyi yaptıran sensin! Saçma sapan ağzından, salyalar akıtarak böyle önemli bir konuda bile ‘Ehi ehi…’ diye gülmendir, beni türlü türlü icraatlar yapmaya iten. Ayıp güzelim ayıp. O kadar mı uzun beyninle ağzın arasındaki mesafe de cümleler oradan çıkıp ağzına gidene kadar böylesi önemli bir konuda bu kadar lakaytlaşıyorlar. Ha yok mesafe kısa ve sen gerçekten bunları söylemek istediğin için söylüyorsan, orası da ayrı bir sıkıntı…
Sakin ol şampiyon, şimdi ellerini kaldır ve o beynini yavaşça yere bırak! Çünkü o beyin zararlı, alaycı, onur ve en önemlisi de yaşama hevesi kırıcı. Anla be adamım, sana yapılsa, yani fikirlerini göstererek birisi kahkaha atıp testislerine takmasa, senin de tadın kaçar. Vallahi derdimiz o!
Alın size, gençler… Olayların başrolündeki isimler... Yanaklar iklimin saçmalığı olan Nisan Soğuğu'nu yemiş, kıpkırmızı. Ama o da orada... İyi ki oradalar. İyi ki bu yürüyüş yapılırken diğer illerde de eş zamanlı olarak bu yürüyüşlerden onlarca var… Var olun! Belki insafa gelirler.