5 Nisan 2011 Salı

Ego?

Geçtiğimiz Perşembe’den bu yana elimde bir kitap. Okumadan, karıştırmadan, bir başından bir sonundan başlayarak kurmaca dünyada yolculuklara atılmadan geçmiyor zaman. 

Perşembe’den beri.


Kitap, ‘Kaybedenler’in öyküsü… ‘Kaybedenler Kulübü’nün –elbette ki orijinal program olan radyo programından bahsetmiyorum- ortaya çıkışındaki sancıların öyküsü… Daha doğrusu bir filmin yaratım sürecinin ne kadar sancılı olduğuna dair bir derleme.

İçeriğe girmeden önce, Ekip Film, yönetmen Tolga Örnek ve Altı Kırkbeş Yayınları’nın aslında işleri kolektif yürütmeye ne kadar istekli olduklarına dikkat çekmek istiyorum. Yani, bir film yapacaksın ve izleyicileri olan eleştirmenler tarafından  “Değeri on yıl sonra anlaşılacak!” ya da “Kült olmaya aday!” diye yorumlanacak; buna karşılık sen eserin sahibi olarak hiçbir şekilde soyutlanmayı seçmeyeceksin. Bu gerçekten şaşılası ve az rastlanır bir hadise… Genel olarak yapılan işin formülü Coca Cola’nın formülüymüş titizliğinde saklandığı için, belki de olmaması gerektiği halde işlerin böyle olması gerektiğine inandırılmışız. O yüzden filme karşı olan beğenimin dışında bir de ortaya bu işi çıkaran beyinlere de kocaman bir saygı duruşudur bu yazı.

Kitapla ilgili şöyle diyor yönetmen Tolga Örnek:

“İlk defa bir film kapılarını bu denli açıyor ve ben şunu istedim. İnsanlar bu işin ne denli çetin olduğunu, öyle ha demeyle film çekilmediğini, çekilemeyeceğini görsünler. Bunu bilmelerini istedim.

Bu ayrıca sinemayla ilgilenen öğrenciler için de bir kocaman bir nokta…
İşin estetik tarafının metodik olarak nasıl desteklenmesi gerektiğini, bu işin salt parayla olmadığını görsünler, anlasınlar isterim elbette. Film sürecini anlatmak adına kitabın bunu başarabileceğine gerçekten inanıyorum.”

Neler mi var bu sinemacının not defterinde?

Röportajlarla başlıyor kitap. Her şeyden önce, her şeyin sonrasında olanları yorumlatmak istermiş gibi. Ve sorulan sorular, onlara verilen cevaplar; özellikle de kitabın devam sayfalarındaki tamamen çekime dair kısımları da görünce, insanın içinden tekrar tekrar görmek geliyor bu şaheseri. Şaheser; çünkü öncesinde ve sonrasında yapılanlarıyla artık bir film olmaktan çıktı ‘Kaybedenler Kulübü’.

Hoş zaten ‘Kaybedenler Kulübü’ ilk etapta bir film de değildir ya eski programın dinleyicisi olan kitle için. Biz 90’ları çocuk olarak geçirmiş kitle için, yine de ilk etapta bir film olarak kalacak bu efsanevi BNRP.

Teşekkürler KK. Teşekkürler Türkiye! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder