23 Ekim 2012 Salı

where i belong to 05: Film Staden

"O gelmiş geçmiş en büyük sinemacıdır, çünkü gerçek tutku ve duygu onun filmlerinde vücut bulur, filmlerinde her zaman bir sıcaklık vardır." der Francis Ford Coppola onunla ilgili...

"O, insan doğası hakkında Dostoyevski ve Camus kadar çok şey söyleyebilecek ender yönetmenlerdendir. Belki de tek yönetmen..." diye ekler Krzysztof Kieslowski.

"Sanırım onunla ilgili şu kadarını söyleyebilirim. Eğer 50'lerde ve 60'larda ya da genel olarak o zamanlarda hayatın yetişkinlik evresine doğru yol alan bir gençseniz ve film yapmak istiyorsanız, ondan etkilenmeme ihtimaliniz var mı, bilemiyorum. Siz sadece bilinçli bir şekilde çalışmaya başlayın, onun etkisini yaptıklarınızda göreceksiniz zaten..." der Martin Scorsese. Bilirsiniz zaten çok sever ballandıra ballandıra anlatmayı...

Buradaki ve buraya sığmayan nice usta ismin "O" diye bahsettiği kişi tahmin edersiniz ki Ingmar Bergman. İsveç'in ve demeçlerden anlaşıldığı üzere dünyanın en önde gelen sinemacısını, hafta sonu ilk kez izlediğim 'Persona' adlı filmiyle anmış olayım.

Aşağıda bu filmin çekimlerinde, filmin başrollerinden aktris Liv Ullmann ve yönetmen Ingmar Bergman'ı setin hazırlanışını beklerken görüyoruz.

Persona'nın çekimleri - 1966  

P.S. 2012'nin 100. yazısı -belki isteyerek olmadı ama- Ingmar Bergman ustaya denk gelmiş oldu. Pek de güzel oldu, anlamlı gibi oldu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder