21 Ocak 2012 Cumartesi

Aksak'tan...


Leyla ile Mecnun' adlı Onur Ünlü dizisine olan tutkum sonsuz. Bunda oyuncuların ve oyunculukların, aynı zamanda işin yapımcısı da olan yönetmeninin espri anlayışının harikuladeliğinin etkisini tabi ki tartışamam. Yer yer tonlamalarımızı, cümlelerimizi ve hatta yaşayışımızı bize etkisi altına alan bu işin çok önemli bir yaratıcısı daha var hiç şüphesiz... Senaristi Burak Aksak. Kalemine kuvvet genç üstat. Aşağıdakiler onun kaleminden dökülenler...



Bilekleriyle jilet kesen kadınlar vardır…
Modern hayat engel değildir onlara, bir başına yol alırlar.
Büyüdükçe babasına benzeyen çocuklar vardır…
Bunun farkında bile olmadan.
Üç gece birlikte olduğun, üç fuhuş etmez kadınlar vardır…
Hiçbir gözyaşı değmez onlara.
Yalnız kalmaktan korkan peygamberler vardır…
Ya da yoktur, bilemiyorum.
Tüm yağmurunu boşaltmış bulutlar vardır…
Kararsız bir griliğe boyarlar her tarafı.
Sabah ezanlarından ürken küçük kızlar vardır…
Büyüdüklerinde gecenin bir yarısı uyanıp sebepsiz yere ağlarlar.
Her gece yatmadan ölmüşlerinin ruhu için fatiha okuyan adamlar vardır…
Dudaklarında büyük bir özlem taşırlar.
Evini kedisiyle paylaşan ve orta yaş krizinde olan yalnız kadınlar vardır…
Ve bir an evvel bu isimle bir dernek kurulmalıdır.
Tek başına çay demlediğinde yalnızlığını fark eden adamlar vardır…
Şekersiz ve demlidir çayları.
Dudaklarıyla ağlayan kadınlar vardır…
Hiçbir söz teselli edemez onları.
Aynı dili konuşarak sohbet edip, eğlenebilen insanlar vardır…
Bunu yapamayanlar, bir eğlence mekânında toplaşıp aynı şarkıda hoplayıp zıplayarak eğlenmeye çalışırlar.
Ruhu tatmin olmuş kadınlar vardır…
Ki en tehlikelileri de bunlardır.
Sabaha karşı adım adım delirmeye yaklaşan adamlar vardır…
Hiçbir şey yapmak gelmez ellerinden, oturup saçma sapan şeyler yazarlar.
Bir padişah, bir giyotin ve bir de prezervatif, evet.
-
Burak Aksak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder