Leyla ile Mecnun' adlı Onur Ünlü dizisine olan tutkum sonsuz. Bunda oyuncuların ve oyunculukların, aynı zamanda işin yapımcısı da olan yönetmeninin espri anlayışının harikuladeliğinin etkisini tabi ki tartışamam. Yer yer tonlamalarımızı, cümlelerimizi ve hatta yaşayışımızı bize etkisi altına alan bu işin çok önemli bir yaratıcısı daha var hiç şüphesiz... Senaristi Burak Aksak. Kalemine kuvvet genç üstat. Aşağıdakiler onun kaleminden dökülenler...
Bilekleriyle jilet kesen kadınlar vardır…
Modern hayat
engel değildir onlara, bir başına yol alırlar.
Büyüdükçe babasına benzeyen çocuklar vardır…
Bunun
farkında bile olmadan.
Üç gece birlikte olduğun, üç fuhuş etmez
kadınlar vardır…
Hiçbir
gözyaşı değmez onlara.
Yalnız kalmaktan korkan peygamberler vardır…
Ya da
yoktur, bilemiyorum.
Tüm yağmurunu boşaltmış bulutlar vardır…
Kararsız bir
griliğe boyarlar her tarafı.
Sabah ezanlarından ürken küçük kızlar vardır…
Büyüdüklerinde gecenin bir yarısı uyanıp
sebepsiz yere ağlarlar.
Her gece yatmadan ölmüşlerinin ruhu için
fatiha okuyan adamlar vardır…
Dudaklarında
büyük bir özlem taşırlar.
Evini kedisiyle paylaşan ve orta yaş krizinde
olan yalnız kadınlar vardır…
Ve bir an
evvel bu isimle bir dernek kurulmalıdır.
Tek başına çay demlediğinde yalnızlığını fark
eden adamlar vardır…
Şekersiz ve demlidir çayları.
Dudaklarıyla ağlayan kadınlar vardır…
Hiçbir söz
teselli edemez onları.
Aynı dili konuşarak sohbet edip, eğlenebilen
insanlar vardır…
Bunu yapamayanlar,
bir eğlence mekânında toplaşıp aynı şarkıda hoplayıp zıplayarak eğlenmeye
çalışırlar.
Ruhu tatmin olmuş kadınlar vardır…
Ki en
tehlikelileri de bunlardır.
Sabaha karşı adım adım delirmeye yaklaşan
adamlar vardır…
Hiçbir şey
yapmak gelmez ellerinden, oturup saçma sapan şeyler yazarlar.
Bir padişah,
bir giyotin ve bir de prezervatif, evet.
-
Burak Aksak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder