Dert etme. Sesini aç televizyonun. Yağmurun melodilerine, Morrisey'in sesi eşlik etsin. Hatırlayacak kimse olmamasına üzülme. Birileri var elbet. Güzel bir gün bugün...
Tüm yapılacakların planlandığı ve yapılmışların ballandıra ballandıra anlatıldığı café...
2 Ekim 2013 Çarşamba
Çok İngiliz bir sabahın uyanışında...
Yatıp durma. Uzanma. Gün neredeyse öğlen oldu. Kaldır kendini. Git bir güzel çişini yap, kurtul sabah ereksiyonundan. Ama önce suyu kaynatmaya başla. Banyodan çıkınca, kaynayan suya bir Earl Grey patlat. Sallama çayın torbanın içinden kurtulup sıcak suya yayılışını izle. Bardağını al, doğru cam kenarına. Çatıların üzerine dokundukça yağmur, tıpır tıpır sesler geliyor. Çok sağlam bir toprak kokusu yayılıyor havaya... Odada yağmur dışında bir ses fark ediyorsun. Bir müzik gibi. Yüzünü camdan odaya çevir. Televizyon açık. Yine sızdın. İyi ama hem sızıp hem de nasıl yatak odasına gidebildin?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder