25 Ekim 2013 Cuma

Kitap Şöleni

Ekim ayı bitmeden bayıldığım iki yazar, Ahmet Ümit ve Hakan Günday'ın kitapları piyasada... Birinin adı Beyoğlu'nun En Güzel Abisi, diğeri Daha... İkisi de evlatlık çocuklarım gibi... Evlatlık, çünkü öz babalarına saygısızlık etmek istemem.

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi, Beyoğlu'yla ne kadar içli dışlı olduğunu bildiğimiz Ahmet Ümit'in, bu bölge hakkında Beyoğlu Rapsodisi'nden sonraki -ki benim en sevdiğim kitabıdır açık ara- ilk kitabı. Bir ara polisiye ve din, inanç gibi konularda eserler vererek biraz daha mistik sularda yüzmüştü kendisi. Sonra yavaştan tarihe kaydı kalemi. Bana kalırsa o konuları alt metnine oturtan kitapları da güzeldi. Ama bir yerden sonra, bir polisiye roman değil de sanki çok kaliteli bir macera filmi izler gibi hissetmiştim. Bu Beyoğlu Rapsodisi'yle coşmuş histerimi biraz köreltmişti ne yalan söyleyeyim. Ama şimdi tekrar günümüzde geçen, nispeten daha gerçek, hatta hemen yanı başımızda Tarlabaşı'nda seyreden bu hikaye beni ilk sayfalarından içine çekmeyi bildi.

Evet, ilk sayfalarındayım, daha çok başındayım kitabın. Çıktığı ilk gün almış olmama rağmen biraz zorunluluktan, biraz da en yakın kitabının tekrar çıkması için bir yıl beklenecek olması koşulundan yavaş yavaş okuyorum kitabı. Ama bir şey söyleyeyim mi? Özlemişim ben Başkomiser Nevzat'ı, Komiser Ali'yi ve Kriminolog Zeynep'i...

Bakalım neler olacak. Heyecanım dorukta...



Hakan Günday efendimisss'in yazdığı yeni kitaba gelince; adı başta da söylediğim gibi Daha. Bundan önceki kitabı Az'ı okumuş ve bayılmış biri olarak -ki en sevdiğim kitabı hala Kinyas ve Kayra'dır-, Az'dan sonra Daha'nın gelişiyle acaba Hakan Günday kitap isimleriyle bize bir şey mi anlatmak istiyor, diye düşünmeden edemiyorum.

Bu kitaptan sadece 2 bölüm okudum. Tadımlık. Önce Ahmet Ümit'in kitabı çıktığı için, önce onu bitireceğim. Sonrası malum... Daha'yla yine nasıl koridorlara gireceğiz, henüz ilk 2 bölümü okumuş biri olarak tahayyül edebiliyorum.



Dediğim gibi, Ekim ayı güzel geldi bünyeye... Tek kötü yanı, muhtemelen iki hafta sonra bitmiş halde kitaplığımdaki yerlerini alacak bu iki kitabı yazan iki insanın, en az bir yıl daha başka bir kitap çıkarmayacak olmaları... Neyse, şimdilik çok üzülecek halim yok. Önce kitaplara düşüp, üzülmeyi iki hafta sonraya ertelemek en iyisi olacak.

Bol okumalı günler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder