1 Nisan 2012 Pazar

Şahane Misafir

6 Nisan Cuma, izlemelere doyamadığım iki önemli ismin bir araya geldiği bir film vizyonda. 'Magnifica Presenza' ya da Türkçe adıyla 'Şahane Misafir'.


Şahane Misafir'in yönetmeni Ferzan Özpetek, zaten kendini kanıtlamış ve yeni bir işi olsa da hepimiz izlesek diye içimizden geçirdiğimiz bir yönetmen. Şahsen, ben 'Bir Ömür Yetmez' adlı filminden bu yana kendisini daha bir ilgiyle takip eder oldum. Bahsettiğim film kendisinin altıncı filmiydi. Biraz geçikmiştim kabul ediyorum fakat bir yerlerden başlayıp ileri ya da geri gitmek gerekir, öyle değil mi? Kendisini ve anlatımı tarzını ilk tanıdığım film oldu 'Bir Ömür Yetmez'. Daha iyisi olamaz diye düşündükçe, her yeni filmiyle ve hatta bir keresinde eskilerden biriyle de bana bu yargılarımı gönül rahatlığı içinde yutturdu. Ah o körolası masalcılık. Masalların gerçek olduğuna böylesine inandıran adam...

Şimdi, bugün gazetelerde çıkan bir habere bakıyorum ve o hayali karakterlerle bezenmiş masalsı yeni bir anlatımı daha sunmaya hazırlandığını görüyorum. Heyecanlanıyorum işin özeti...


Bu film öncesi içimi kıpır kıpır eden bir faktör daha var. O da Cem Yılmaz faktörü. İlk olarak Ferzan Özpetek'le çalışacağını öğrendiğimde, Monica Bellucci'nin de aralarında bulunduğu ve fakat Türkçe olarak hazırlanmış bir metinden bahsedildiğini hatırlıyorum. Hatta adı da şöyle birşeydi. 'Sonra Ağlayacağım'. Bunları duymuş ve iyi kötü bir ön yargı derlemişken kafamda, bugün gördüğüm röportaj kafamdaki pek çok boşluğu da doldurmuş bulundu. Sorulara verilen cevaplar, Cem Yılmaz'ı, çok tatlı Sezen Aksu ezgileri altında İtalyanca konuşurken seyredeceğimizi müjdelemekte... Üstelik II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da gezgin olarak görevini yerine getiren bir tiyatro sanatçısının hayaleti rolünde... (Hoş Ferzan Özpetek 'hayalet' değil de 'varlık' demekten daha çok memnun kaldığını söylüyor ama nedense bunu tercih ettim...)

Biraz içeriğe girersek... Tanıtım bülteni sanırım filmin masalsılığı konusunun izahı bakımından yardımcı olacaktır.

Sicilya'lı Pietro'nun tek hayali ünlü bir aktör olmaktır. 28 yaşındaki Pietro oyunculuğu kafasına o kadar çok takmıştır ki amacına ulaşmak için bin türlü çılgın yolu denemekte sakınca görmez. Roma'ya gelir ve önce bir pastanede çalışmaya başlar, aynı zamanda da aktörlüğe giden yolları aşındırır. Başta kuzeni Maria'nın evine misafir olarak yerleşir sonra kendi evine çıkar ama bir süre sonra fark eder ki evde bir gariplik vardır. Sanki eşyalar kendi kendine hareket etmektedirler...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder