27 Temmuz 2012 Cuma

Ne Güzeldi Birlikte Dinleyemediğimiz Şarkılar Senle...

Başlık çalıntı. Geçtiğimiz iki yılıma damgasını vuran bir televizyon işi, Leyla ile Mecnun'un senaristine ait. Ama bence bu girizgâhla artık o kadar da çalıntı değil; nihayetinde o da birileri etkilenip düşünceye sevk olsun diye kullandı bu cümleyi...

Neyse efendim... Hafta kapandı, hafta sonu heyecanı kafalarda. Bir 'The Dark Knight Rises' izlenecek belli ki ve uzun zamandır görülmeyen arkadaşlarla vakit geçirilecek. Düşünülecekler var çok çok... Düşünülecek şeyler ve kişiler... Ve üzerine düşünülecek filmler de var, nihayet artık sonuna yaklaşılan... Ama hepsinden önce güzel haftanın kapanışından kulağımda neler kaldı onları dökesim var... Here comes my glowin' five!

V.
Jay Jay Johanson - Escape



Acıklı gibi duruyor değil mi? Bence değil... Ya da moda tabirle tribe sokan cinsten... Bilmiyorum belki de öyle. Ama bu şarkıyla sanki yaşanmamış şeylerin pişmanlığını yaşıyor insan, -ki bilirsin sevgili okur, pişmanlıklar içinde en beteridir. Neyse ki ben hiç yaşamadım. Bir arkadaşım anlatıyor, oradan biliyorum. Devam bakalım...

IV.
Quenn - Crazy Little Thing Called Love



Queen her zaman tatlıdır ve Freddie Mercury'nin o melodi zengini sesi her zaman etkileyicidir, ama Montreal'de 1981'de alınan bu kayıt yetişemesek de o muazzam konser ortamını bir nebze hissettiriyor. En güzel kısmı da aniden kendine hakim olamadan kafayla tutulan istem dışı ritimler... Luv ya Freddie!

III.
Selah Sue - Raggamuffin



Seviyorum abi, bence güzel. Belki yine gelir ve görürüm. Ona Eyüp'ü gezdiririm. Edeplice oteline bırakırım, kahve likörü alır odasında takılırız. Sonra ben evime dönerim. Evime dönmeyi severim, onu da davet ederim ama bu ara biraz sıcak ve klimamız yok. Ama Selah gelir, play station da oynarız. Sanırım ben içten içe onu Janis'e benzetiyorum, tek sıkıntım bu...

II.
Jessie J - Price Tag



Evet biliyorum biraz garip bir liste oldu ama öğle arasından sonra good mood için oldukça etkili bir abla... Dediğim gibi, birşey hissetmiyorum. Bir Selah değil. Onunla odasında likör içmezdim. Ve evime davet etmezdim. Çünkü Jessie ev sıcak diye söylenecek bir kadın, bana kalırsa...

I.
Fleetwood Mac - The Green Manalishi



Hadi biraz oldies diyelim... Fleetwood Mac'ın 'Tusk' adlı parçasından sonra en bayıldığım ikinci şarkısı... Ve seviyorum, ellerimle enteresan gitar çalma hareketleri yapıyorum. Sonra durduk yerde sıkılıp aslında karşımda olmayan bir davula vuruyorum hiç bir parçasını atlamamacasına... En çok da zile vurulan kısımlarımda, üzerinde saçlarınızı uzatın yazan t-shirtümle kendimden geçiyorum. Bu hafta üç kez yakalandım. İnsanlar şimdilik gençliğime veriyor ve sadece gülüyorlar. İlerleyen haftalarda böyle olmayacağını düşünüyorum. Biraz korku var, ama Fleetwood Mac'e değer...

Eyv.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder