9 Aralık 2012 Pazar

Alex'in Dönüşü 3/3

Bugün ikramiyemi alalı üç hafta oluyor. Para salonda, üçlü divanın üzerinde duruyor. Bu kadar paranın üçlü divanda sadece bir götlük alanı kaplamasına aklım ermiyor. Ve ben bu parayla ne yapacağımı biliyorum. Üç gün önce bu parayı ne yapacağım konusunda kesin haberi aldım.

Havaalanına gitmek üzere yola çıkıyorum. Alex'i karşılayacağım. 5 milyon Euro karşılığında kendisini üç aylığına kiraladım. Üç ay için 50.000 lira da Samet'e ayırdım. Sözleşmeler üç gün önce tamamlandı ve muhtemelen üç ayın sonunda üç hafta öncekinden daha parasız bir şekilde ölmüş olacağım.

Havaalanına girdiğimde Alex'i birkaç Fenerbahçeli'ye imza dağıtırken buluyorum, şu İstanbul trafiğinden nefret etmemek elde değil. Alex'e yaklaşıp "Hello!" diyorum. Konuşmuyor. Selamlaşacak kadar bile İngilizce bilememesine şaşırıyorum. Neyse ki tam o anda Samet geliyor. Onunla selamlaşıyoruz ve Alex'in bavullarını da alıp otoparka doğru ilerliyoruz.

Alex, Samet üzerinden bana ne yapacağımızı soruyor.
"Bilmiyorum." diyorum. "Aç mısın?"
"Biraz..." diyor.
"Tamam." diyorum. "Balık sever misin?"
"Severim." diyor.
"Sen, Samet?" diye soruyorum.
"Severim." diyor.
"O zaman sizi harika bir yere götüreceğim."

Arabaya atlıyoruz. Direksiyonda ben, yanımda Samet ve ikimizin arasında, arka koltukta Alex, ön koltukların arkalıklarına iki elini koyarak hızlı hızlı bir şeyler anlatmaya başlıyor. Arada çerçevesiz gözlüklerini siliyor ve anlatmaya devam ediyor. Arabayı sahil yolundan Eminönü'ne doğru sürüyorum.

Norveç uskumrusu ve turşu suyu...
Güzel bir üç ay bizi bekliyor...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder