3 Aralık 2012 Pazartesi

Poe'ya Veda: Kuzgun

Edgar Allen Poe adı size 19. yy. İngiltere'sini, güneş ışıklarını yoğun bulut kümeleriyle önlemeye çalışan karanlık bir günü, öğleden sonra yanmaya başlayan titrek sokak lambalarını, Arnavut kaldırımlarının üzerinde bir metronom gibi tıpırdayan at arabası gürültüsünü, gece karanlığına doluşan sisi, Thames Nehri'nin pusu üzerinde kendini suyun akışına bırakmış motoru çalışmayan tekneleri ve gecenin ortasında duyulan can acıtıcı bir çığlığı anımsatıyorsa, tam size göre bir film var: 'The Raven'


Adını Poe'nun Kuzgun adlı şiirinden alan filmde, Poe'ya dair tek şey bu şiir değil elbette. Morgue Sokağı Cinayeti'nden Annabel Lee'ye kadar bu büyük üstadın pek çok eserinden mükemmel karışımıyla hazırlanmış kocaman bir sunum var filmde. Ardına karanlık Londra atmosferi alan filmde başrolde ünlü yazar Poe'yu canlandıran John Cusack var ve resmen kafamdaki Poe görüntüsünün ekrandaki bire bir tezahürü...

Film piyasaya çıkalı çok olmadı fakat hatırladığım kadarıyla sinemalarımızda oynamadı. Eğer oynadıysa da çok kısa süreyle kendilerini konuk etmiş olmalıyız çünkü hiçbir şekilde gözüme çarpmadı. Tamamen şans eseri imdb'de gezinirken bu filmi keşfettim ve sonra da DVD'sinin karşıma çıkmasıyla bunu bir işaret olarak görüp filmi izledim. Çok da memnun kaldım.

Eğer Guy Ritchie'nin Sherlock Holmes filmlerinden etkilendiyseniz ve o atmosferi başka bir yönetmenin yorumuyla edebiyat ve cinayet hikayelerinin farklı bir tarzla gösterilmesi konusuyla ilgilenirseniz bu filmi görün. Bir belgesel gibi değil ama gerçeklik duygusunu çok iyi geçiren bir polisiye film olarak The Raven 2012'den kurtulurken en sevdiğim işlerden biri oldu.


Ha bu arada lafı kapatırken, John Cusack filmlerinden inanılmaz tat aldığımı bir kez daha fark ettim. High Fidelity'den sonra The Raven belki de bu yüzden böylesine etkiledi beni. Yine de ilk tercihim High Fidelity. Ne de olsa 75 yaşına gelmiş bir ergenim ben.

Eyv.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder